Lojistik; bir ürünün üreticiden tüketiciye ulaşması sırasında geçen sürede gerçekleşen nakliye, depolama, gümrükleme, ambalajlama ve dağıtım gibi süreçleri kapsayan sektöre verilen isimdir. Etrafımızda gördüğümüz her türlü ürün için, lojistik sektöründen bahsetmek mümkündür. Lojistik sektörü geliştikçe, ürünlerin tüketiciye ulaşması çok daha kolay bir hâl aldı. Günümüzde; dünyanın dört bir ucundan çok çeşitli ürünü, tek tıkla evlerimize kadar getirtebiliyoruz. Üstelik artık sadece gemiler, uçaklar, trenler ya da diğer klasik taşımacılık araçları da kullanılmıyor. Bunların da dışına çıkılmaya başlandı. Örneğin, dünyanın en büyük e-ticaret firmalarından biri olan Amazon; “Prime Air” projesi ile sipariş edilen ürünleri insansız hava araçları kullanarak 30 dakika içerisinde teslim etmeyi planlıyor. Artık oturduğumuz yerden sadece kendi ülkemizde satılan ürünleri değil, başka kıtalardaki ülkelerde satılan ürünleri bile kolayca satın alabiliyoruz. Lojistik sektörünün bu denli gelişmesinin dış ticarete etki etmesi de tabii ki kaçınılmazdır.
Lojistik Sektörü Dış Ticareti Nasıl Etkiliyor?
Lojistik sektöründeki büyümeyle dış ticaret arasında son derece kuvvetli bir ilişki bulunmaktadır. Türkiye üzerinden konuşmamız gerekirse, ülkenin kalkınmasında en büyük yere sahip unsurlardan biri şüphesiz ki ihracattır. İhracatın olabildiğince hızlı bir şekilde gerçekleşmesi içinse, lojistiğin tüm işletmelerde etkin şekilde yaygınlaştırılması gerekmektedir. Her şeyin giderek hız kazandığı, ürünlerin ulaştırılması sürecinin oldukça önemli olduğu bir dünyada; lojistik sektöründe geri kalınmasının sonuçları da pek hafif olmayacaktır. Lojistik, pazarlama ya da üretim organizasyonlarının başarısında vazgeçilmez bir role sahiptir. Türkiye’de lojistik sektörünün temelleri 1980’li yıllarda atılmıştır. Bu süreçte lojistik, ülke ekonomisinin ve serbestleşen dış ticaretin gelişimiyle önem kazanmıştır. Diğer ülkelerle rekabet edebilirliği açısından da oldukça önem arz etmiştir. Tedarik zinciri yönetimi, yoğun rekabet ortamındaki şirketler için hem müşterilerine hem de kendilerine değer katan ve finansal getiri sağlayan bir unsurdur. Şirketler, tedarik zinciri yönetiminin rekabet gücünde ne kadar fark oluşturduğunun da bilincindedirler. Lojistikte ortaya çıkan masraflar ve zaman kayıpları, şirketlerin müşterilerine kattığı değeri azaltır. Bu da şirketlerin finansal performanslarının etkilenmesi ve rekabet gücünün azalması anlamına gelmektedir.