Teknolojinin hızla arttığı ve mesafelerin her geçen gün daha da kısaldığı günümüzde, üretim ve tüketim ihtiyaçları lojistik sektörü ile kolayca karşılanıyor. Lojistik faaliyetlerinde maliyetin düşük olması, taşınan ürünlerin miktarı ve güvenliği önemli kriterler arasında yer alıyor. Bu kriterleri karşılayan yöntemlerden biri olan deniz yolu taşımacılığı geçmişine bakıldığında, M.Ö 3.000’li yıllara dayandığı görülüyor. O dönemde Mısır’lıların sahil botlarını kullanarak yapmış olduğu deniz yolu taşımacılığı; günümüzde de gelişmeye devam ederek ticaretin önemli unsurlarından biri olmaya devam ediyor. Proje taşımacılığı, hava yolu taşımacılığı ve kara yolu taşımacılığı henüz uygulanmaya başlanmadan önce; deniz yolu taşımacılığı hızlı tüketim ihtiyaçlarını karşılamak için kullanılıyordu. Deniz yolu taşımacılığının gelişim sürecinde, coğrafi keşifler ve buhar teknolojilerinin gemilerde kullanımının başlamasıyla birlikte büyük rol oynuyor. Kara yolu taşımacılığı sistemlerinden daha hızlı gelişmesiyle, keşfedilen uzun rotalar, seyahat edilebilir ve ticaret yapılabilir hale dönüşüyor.

Dünya’da Deniz Yolu Taşımacılığı

Limanlar arasında yürütülen deniz yolu taşımacılığına ait belgeler, resmi kurum ve kuruluşlardan temin ediliyor. Mevcut belgeleri tamamlanmayan lojistik firmalarının, taşıma yapmaları mümkün olmuyor. Deniz yolu taşımacılığı için gerekli belgeler, aşağıdaki şekilde sıralanıyor:

Deniz yolu üzerinden yapılan taşımacılık faaliyetleri, kabotaj ve uluslararası taşıma olarak sınıflandırılıyor. Dünya tarihine baktığımızda, karşımıza çıkan ilk deniz yolu taşımacılığı yöntemi olarak da bilinen kabotaj taşımacılık, iç piyasaya yönelik ve rekabete kapalı bir sistemi ifade ediyor. Lojistik sektörünün çerçevesinin henüz tam olarak belirlenmediği tarihsel dönemlerde de kullanılan bu yöntem, daha çok komünlerin kendi içerisindeki ihtiyaçlarını karşılamayı amaçlıyordu. 1970’li yıllarda en fazla petrol taşımacılığı için kullanılan deniz yolu taşımacılığı, kara yolu taşımacılığı sistemlerinin aksine 2000’li yıllara gelindiğinde her türden materyalin iç ve dış piyasalara aktarılmasını mümkün kılıyor. Taşınan yük miktarının daha yüksek olması, hava yolu taşımacılığına oranla daha fazla tercih edilmesine neden oluyor.

Ülkemizin coğrafi konumu, Asya ve Avrupa’yı bağlayan köprü görevi üstlenmesi lojistik sektörünü oldukça kadar geliştiriyor. Proje taşımacılığının ve deniz yolu taşımacılığının tarihsel gelişimine baktığımızda, en yüksek gelişim sürecini 2007-2009 yılları arasında gerçekleştiğini görüyoruz. Belirli durumlarda kara yolu taşımacılığı ve hava yolu taşımacılığı ile birlikte koordineli yürütülen, deniz yolu üzerinden yapılan proje taşımacılığı ve lojistik faaliyetleri; ülkemizin ekonomik yükselişine önemli katkılarda bulunuyor. Yükselişe geçen deniz yolu taşımacılığının ülkemizdeki dağılımı, 2018 yılında yapılan istatistikler ile belirleniyor:

  • %40’ı Marmara Bölgesi

  • %35’i Akdeniz Bölgesi

  • %16’sı Ege Bölgesi

  • %9’u ise Karadeniz Bölgesi

Limanlarından yapılan deniz yolu taşımacılığının iç ve dış piyasada yer aldığı görülüyor.